Dünden beri yazıp yazmama konusunda düşünceliyim aslında. Sebebi de şu ki; ben kişisel olarak giyim kuşama karışılmasının, tek tipleştirilmenin -her anlamda- yaratıcılığı öldüreceğine, zenginliğin -maddi değil elbet- çeşitlilikten geleceğini savunmuşumdur. Bu şartlar altında bakıldığında başörtüsü bayrağının geldiği son noktada, Başbakan'ın ‘Kadının Güçlendirilmesi ve Beşeri Güvenliğin İnşası’ konulu forumda başı açıklara çıkışması konusunda, yani hak savunma konusunda iki çift laf söylemezsem -başı açık olarak, cevap hakkı doğuyor değil mi- kendime daha sonra çok kızacağım.
Savunulması istenen söz konusu hak, bir bayrağa dönüştürülmek isteniyorsa, söz konusu hak, baskıya varan bir yapıyla mahallede huzursuzluk yaratıyorsa, durup düşünmek gerekmez mi? Neyin hakkı, kimin hakkı diye...
Başbakan Tayyip Erdoğan, kadınları, genç kızları, kılık kıyafetine göre, inancına, aidiyetine veya aile yapısına göre üniversite eğitiminden mahrum bırakmanın, üniversitenin özgürlükçü niteliğini aşındıran ilkel ve gerici bir tutum olduğunu söyledi.(*)
Kimse kılık kıyafetine göre, inancına göre, aidiyetine veya aile yapısına göre üniversite eğitiminden mahrum bırakılmazdı, eğer o kılık kıyafet siyasete alet edilmese, bir bayrağa dönüştürülmese ve 'eğer taraf değilsen bertarafsın' ile sindirilmeye çalışılmasa. Gelinen noktada dini inancından dolayı mağdur olanlar vardır elbet, ama bunu gene o dini inancı bir kıyafet olarak üstüne giyip, o kıyafetin altında türlü ahlaksızlığı özgürlük olarak tanımlayanlar yaratmışlardır ki bu noktada onların hakkını savunamayacağım, kimse kusura bakmasın. Yozlaştırılan, içi boşaltılan bir inancın savunucusu olmayı kabul etmediğim için de kimse benim kişisel hak ve özgürlüklerin savunucusu olmadığım sonucunu çıkartmasın.
Dini inancını yerine getirmek konusunda bugün gelinen noktada bile, samimiyetini, saflığını ve dürüstlüğünü koruyanlardan da bu anlamda özür dilerim, onların da bu oyuna istemeden dahil olduğuna dair endişemin altını çizerek. Affetsinler, ben dini kıyafet olarak giyenlerin oyununa dahil olamayacağım. İnancımı, bana öğretildiği gibi, Allah'la kul arasında bırakacağım.
(*) İlgili haberden alıntı.
Evren'im;
YanıtlaSilİnsanın 7 hat olan güzel cemali dururken, neden bu denli zülüf ve saçlarını örtmek ya da örtmemenin özgürlük nişanesi olarak yıllardır tartışılması konusunu ben de anlamış değilim.Bir istatistik yapılsa şairlerin gözlere kaşlara dudaklara ve yanaklara yazdığı dizeler saçlara yazılanların yanında solda sıfır kalır.Neden SAÇ? ekmeklerinde çorbalarında çıkmasın diye mi?Biri bana çıkıp da dese ki;erkek-kadın ayırmadan baş örtmenin şu ,şu ,şu yararları var insana! (kuran'da baş örtmekle ilgili hiçbirşey yok ayrıca,edep yerlerinizi örtün diyor)Eğer sıkılmazsam neden olmasın, durursa başımda, kukuletasız ben de takarım.Şimdi ayıplanan başı açıkların; yarın toplum dışına itilmeyeceği ne malum?
Sevgilerimle.
Esselam... Evren,
YanıtlaSilBaşı kapalı biri olarak dini inancımız gereği yaptığımız şeyi şuan siyaset adamları konuşuyor, belki de bizim üzerimizden prim yapıyorlar bilemem, ilgilenmiyorum...
Sadece Sufi' ye bir cevabım olacak izninizle...
"Mümin kadınlara da söyle, bakışlarını sakınsınlar, ırzlarını ve namuslarını korusunlar. Görünmesi zarurî olan yerler dışında cinsel cazibelerini sergilemek için açılıp saçılmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar." (Nur; 24/31)
Sevgi ve saygılarımla...
sevgili tontinim, ne yazık ki gelinen nokta dini inançların dilendiği gibi yaşandığı değil, dayatıldığı gibi yaşandırıldığı bir noktadır. ve savunucusu olabileceğim sınırların çok ötesindedir.
YanıtlaSilderkaner, tam da örneğini verdiğin yere; cinsel cazibelerini sergilemek için kapananlaradır isyanım. oysa cinsel cazibedir örtünmesi gereken. yoksa başı ört... nesye devamını getirmeyeyim. başörtüler yakalara salındığı zamanlarda olmayan bir sorunu yaşıyoruz bugün. başörtüler kukuletaları örtüyor çünkü artık. ayakları açıp ojeler sürülür oldu. anlatmak istediğimi ve isyanımın neye olduğunun sen de giriş cümlende belirtmişsin zaten.
YanıtlaSilSevgili derkenar;
YanıtlaSilİnsanın İnancı uğruna yaptığı her fiilin siyasete alet olmasınadır sözümüz, güzel dost senin başını örtmen ya da türbana girmenle bir alıp veremediğimiz asla yoktur.
Çünkü Kur'ân ; dürüst, namuslu ve ahlâklı bir toplumu öngörmektedir. Bunun için toplumun çekirdeğini teşkil eden ailenin kadın ve erkek bireylerini birlikte uyarır: "Bakışlarınızı kontrol edin ve ırzlarınızı korumak için örtünün." Kadına, hem kendi iffetini ve hem de erkeğin korunmasına yardımcı olması için daha kapsamlı örtünmeyi öngörüyor. Kadının erkekten biraz daha fazla kapanması, dişi olarak yaratılışının gerektirdiği yükümlülükten kaynaklanmaktadır. Oysa Allah katında kadın ile erkek eşittir ve bu gerçek Kur'ân'ın birçok ayetleri ile açık bir şekilde vurgulanmıştır. Tevbe 9/71 : «Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerine veli (Dost, arkadaş, yardımcı, koruyup gözetleyicileridir.»demektedir
Cenâb-ı Allah; özenerek en güzel biçimde var ettiği kadın ve erkek kullarının, yaratılışa yakışır şekilde güzel ve süslü giysiler içinde olmasını istemektedir. İlkel, bayağı bir giyimle kendilerini çirkinleştirmemelidirler. Temiz ve güzel giyinmek inananlara helâldir ve Allah'ın emridir.
Kur'ân'da sadece iki ayette açıklanan örtünme, en önemli hüküm gibi gösterilmeye çalışılmış, toplumumuzda sorun haline getirilmiştir. Oysa İslâmiyetin esası TAKVA've yüzlerce ayetle belirtilmiştir. İnsanları Cenâb-ı Allah'a ulaştıracak ve rahmetine, sevgisine kavuşturacak örtünme, ancak TAKVA ELBİSESİ ile olur. A'raf 7/ 26 : «Ey Ademoğulları (kadınlar ve erkekler)! Size ayıp yerlerinizi örtecek örtü ve bir de süs elbisesi indirdik. Fakat TAKVA ELBİSESİ hepsinden hayırlıdır.»demektedir esas olan bu takva elbisesini giyinebilmemizdir üstümüze. Nedir bu takva elbisesi onu araştıralım derim ben de.
Evren ve derkenar herikinize de teşekkürler ve sevgilerimle.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilSevgili derkenar;
YanıtlaSilİnsanın İnancı uğruna yaptığı her fiilin siyasete alet olmasınadır sözümüz, güzel dost senin başını örtmen ya da türbana girmenle bir alıp veremediğimiz asla yoktur.
Çünkü Kur'ân ; dürüst, namuslu ve ahlâklı bir toplumu öngörmektedir. Bunun için toplumun çekirdeğini teşkil eden ailenin kadın ve erkek bireylerini birlikte uyarır: "Bakışlarınızı kontrol edin ve ırzlarınızı korumak için örtünün." Kadına, hem kendi iffetini ve hem de erkeğin korunmasına yardımcı olması için daha kapsamlı örtünmeyi öngörüyor. Kadının erkekten biraz daha fazla kapanması, dişi olarak yaratılışının gerektirdiği yükümlülükten kaynaklanmaktadır. Oysa Allah katında kadın ile erkek eşittir ve bu gerçek Kur'ân'ın birçok ayetleri ile açık bir şekilde vurgulanmıştır. Tevbe 9/71 : «Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerine veli (Dost, arkadaş, yardımcı, koruyup gözetleyicileridir.»demektedir
Cenâb-ı Allah; özenerek en güzel biçimde var ettiği kadın ve erkek kullarının, yaratılışa yakışır şekilde güzel ve süslü giysiler içinde olmasını istemektedir. İlkel, bayağı bir giyimle kendilerini çirkinleştirmemelidirler. Temiz ve güzel giyinmek inananlara helâldir ve Allah'ın emridir.
Kur'ân'da sadece iki ayette açıklanan örtünme, en önemli hüküm gibi gösterilmeye çalışılmış, toplumumuzda sorun haline getirilmiştir. Oysa İslâmiyetin esası TAKVA've yüzlerce ayetle belirtilmiştir. İnsanları Cenâb-ı Allah'a ulaştıracak ve rahmetine, sevgisine kavuşturacak örtünme, ancak TAKVA ELBİSESİ ile olur. A'raf 7/ 26 : «Ey Ademoğulları (kadınlar ve erkekler)! Size ayıp yerlerinizi örtecek örtü ve bir de süs elbisesi indirdik. Fakat TAKVA ELBİSESİ hepsinden hayırlıdır.»demektedir esas olan bu takva elbisesini giyinebilmemizdir üstümüze. Nedir bu takva elbisesi onu araştıralım derim ben de.
Evren ve derkenar herikinize de teşekkürler ve sevgilerimle.
yahu başı örtülü onu yapıyor, başı örtülü bunu yapıyor, amaaaann saç neden örtülsün tartışmasını da ben anlamıyorum.
YanıtlaSilKime ne?
üstten başını örter alttan mini etek giyer, kime ne?
inancı saçını açmasını engeller ama oje sürmeyi engellemez (saç örtmenin din de yeri olmadığını savunanlar olduğu gibi bunu da savunan ya da buna da inanan olabilir), kime ne?
başbakan demişten yola çıkarak yapılan bu savunma da siyasete alet etmek değil mi?
ayrıca ortada bir sorun varsa bu siyasete alet edilip çözülmeyecekte nasıl çözülecek?
kürt sorunu, ekonmik sorun o sorun bu sorun da siyasete alet edilmemeli o zaman. amannn var bi sorun, siyasiler ne bileyim davetlere falan gitsin, konuyla ilgili yorum yapmasın...
bakın arkadaşlar, isteyen açaarr, isteyen kapatır ve bu isteklerinden dolayı kimse kimseyi kısıtlayamaz, hepsi bu...
bana kalsa mini etekle gezsinler, işime gelir de öyle olmuyor işte...
haa bir de başörtü yakalara salınıyormuş, başörtü ordaymıs burdaymıs.. sevgili evren, sen 20 yıl önce giydiğini bugün giyermisin?
YanıtlaSilsaçını örtmesi modayı takip etmesine engel olamazki. değişecek tabiki..
ha derseniz ananeler gibi, tarlada çapa yapanlar gibi bağlansın o zaman size de bi duuurr diyen olur.. saçını kapatıyorsa tarlada çapa yapsın dönemi bitti, kadın her haliyle her yerde şimdi, öyle de olmalı...
Sayın Evren,
YanıtlaSilBeş vakit namazında ve biz evlatları için bir ulema olan rahmetli annemiz ömrünün son demine değin ne kız kardeşlerime ve ne de etrafına kesinlikle dayatıcı olmadı. Nasihatler verdi ama illâki demedi, güzellikleri anlattı ama dayatıcı olmadı.
Hele kılık kıyafete asla ve asla hiç karışmadı. Aksine zaman sana uymazsa sen zamana uy dedi.
Yegâne öğretisi ahlaklı ve faziletli kalmamızı istemesiydi
Şimdi neden bu dayatma anlayamıyorum bir türlü..
Tahrik deniliyor.. Eğer bir saç teline bakarak tahrik olan varsa zaten o kişiye ben insan diyemem önce ahlak derim..
Sevgi, saygı ve ahlakın kaybolmaması temennmisiyle
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Kuranda diyor muş ki (valla ben sufinin yalancısıyım!) edep yerlerinizi örtün diyormuş..
YanıtlaSilE örtüyorlar işte!!!.. kıçlar baş olalı!
Ben senin gibi af maf da dileyemem yazdıklarım için hiç kimseden sevgili Evren, zira muaf tutulan zümre zaten burada yazılanları üstüne almaz. Edebin ne olduğunu bilen üstünü örtmez!
sevgili gereksiz, zaten istedim yapıyorum, ben kendimi böyle beğeniyorum diyene lafım yok, olamaz da, isteyen istediğin gibi gezsin, isterse donla gezsin. hiristiyanlar içinde bir cemaat var, kadınları şapka ile dolaşmak zorunda. dolaşıyorlar. altı şişane üstü gümüşhane eyvallah, dolaşsınlar. kızlarımızda cinselliklerini örtmek adına kapanıyorlar eyvallah kapansınlar. ben bunun din adı altında yapılmasından rhatsızlık duyuyorum. ha benim cemaatim böyle istiyor uyuyorum diyorsa da gene eyvallah. ama cinselliğim örtüyorum, ama bir adamı fetiş boyutunda tahrik edecek herşeyi de yapıyorum. e valla benim dinim başını ört diyor, kıçına aça karışmıyor mantığında ben kendi adıma tıkanıyorum.
YanıtlaSilyoksa bir kere daha söyleyeyim benim kimsenin giydiğinde, yediğinde, içtiğinde, gezdiğinde, yaşadığımda gözüm yok. isteyen istediği gibi gezer tozar. millet açken havyar yiyene de sözüm yok. ama hayvarı yerken, fakir edebiyatı yapanı içime sindiremiyorum. samimi gelmiyor. durum bundan ibarettir.
ben de devlet memuru olarak kot giymek istiyorum. mümkünse benim hakkımda savunulsun bir yerlerde...
sevgili hayrıkış, hep dediğim gibi ve diyeceğim gibi sevgi, saygı, ahlak ve samimiyet... bunlar olmazsa olmaz dediğiniz gibi. ama her toplumun sevgi anlayışını da, saygı anlayışını da, ahlak anlayışını da, ve hatta dürüstlük anlayışını da toplumun bireyleri oluşturur. bireyin neyi neden yaptığının bilincinde olması da bence aslı oluşturur.
YanıtlaSilyazdıklarımdan dolayı değildi af dilemek hasretimin senfonileri. hakkı savunmak anlamında bir aftı dilediğim. çünkü inanıyorum ki bugün gelinen noktada kuru yaş meselesi de birbirine karışıp gitti ne yazık ki...
YanıtlaSilsevgili evren
YanıtlaSilbu ve bunun gibi konuları tartışmayı sevmiyorum. Bi noktadan sonra afedersin ama ''basitleşiyorr'' sohbet. nasıl mı?
''ben de devlet memuru olarak kot giymek istiyorum. mümkünse benim hakkımda savunulsun bir yerlerde...''
ya da
''Kuranda diyor muş ki (valla ben sufinin yalancısıyım!) edep yerlerinizi örtün diyormuş..''
gibi..
bi inançtan bahsediyoruz ben de diyorum ki inanan nasıl inanıyorsa o şekilde yaşasın, inanmayan da inanmadığı gibi. altını çizmekte fayda var, dinden bahsediyoruz. senin dinin sana kot pantolon giyeceksin derse seni de savunuruz rahat ol.
bir de bu konuda saçı açıklar daha çok ahkam kesiyor, tıpkı dinsizlerin dini kurallar hakkında ahkam kesmesi gibi. onun için konuya bi ucundan girdin mi, dalgacı tavırlar, yorumlar v.s ler çıkıyor ortaya. bi tarafın ''sorun'' olarak gördüğü konu hakkında birileri keyfi ya da dalgacı söylemlerde bulunursa bu da insanları rahatsız eder...
hastalığının tedavisi olan birine böyle bir hastalık, sen boşuna yataklara düşüyorsun. kalk ayağa demek gibi (uç bi örnek ama açıklayıcı olmak adına söylüyorum)
yani bunu tedavi etse sağlıklı kişi zarara mı girer.
korkularımızla yaşaya yaşaya bu hale geldik. yunansitan düşman, ırak zaten düşman, ermenistan' ın durumu ortada, suriye hatay' ı istiyor, rusya da belli, iran irticayı hortladır diye diye bilmem kaç yıldır yerinde sayan, debelenen, korkak bi ülke olduk çıktık.
baş ağrımadan ağrı kesici içmenin alemi yok derim...
yazılarınızı zevkle okuyorum efem..:)
sevgili gereksiz din, ve inançlar moda akımlarından etkilenmelidir mi yani. sözünü ettiğimiz şeyin sen de çok iyi biliyorsun ki kapanmakla ilgisi yok. en basidinden, eğer kapanmak dinin bir gereği olarak cinselliğini örtünmekse, ayak ve makyaj ve giyilen kıyafetler, örneğin g-string bir çamaşır fetiş geliştirmek için saçtan çok daha önceliklidirler.
YanıtlaSildediğim gibi, ben böyle seviyorum arkadaş. saçımı kapatım gizem yaratıyorum, bir tarafı açıp davetkar oluyorum bu da benim din anlaşıyım, tarzım, moda kavramına bir yaklaşımım desin ciğerimi yesin. umrun olmaz. ama kuran bunu dedi ben de kapandımdaki samimiyetsizlik benim savunabileceğim birşey değil. yoksa dediğin gibi, isterse nudist olsun adam, çıplak dolaşsın umrum değil.
ya bir de zorlayın az kendinizi, bugünden, dünden, dünyadan, her şeyden az bi sıyrılın, neye göre ''altı şişane üstü gümüşhane''.. kime göre?
YanıtlaSilneden kurallara bu kadar takılıp kalıyoruz?
benim cesaretim yok şuan belki ama cesareti olan marjinal tiplere de hayranımdır. birilerine göre şişane gümüşane o durum ama bana göre düzene isyan, tebrik ediyorum kendilerini...
sevgili sufi, katkın için teşekkürler. bu hassas bir konu farkındayım. gerilimleri tırmandıran ve yanlış anlaşılmalara sebep. siyaset toplumun dinamiklerinden beslenir. kürt sorunu da, baş örütüsü sorunu da bu dinamiklerdendir. çözülmesi gereken yerde siyasetin içidir. ama kabul etmek gerekir ki, siyaset yüzünden de birer sorun haline gelmişlerdir.
YanıtlaSilçünkü siyaset, karmaşadan beslenir. çünkü siyaset gerçek üstü gündemle gerçeğin üstünü örter.
sorun olmayanı sorun haline dönüştürüp taraf yaratarak büyür ve güçlenir siyaset. bu nedenledir ki, refah içinde yaşayan toplumlarda din de özgürdür, köklerinde. ama refah eğer sadece bir azınlık için yaratılacaksa o zaman herşeyi siyasete taşırsın. dini de, köklerini de, eğitimini de...
@evren
YanıtlaSil''din, ve inançlar moda akımlarından etkilenmelidir mi yani.''
ilk yorumumdan itibaren din hakkında ahkam kesmedim, asla yapamam da. çünkü benim ihtisas alanım bu değil. hatta başından beri de eleştirdiğim bu; ihtisas alanı olmayan da, o da, bu da din hakkında atıp tutuyor.
benim anlatmak istediğim kişiler neye inanıyorsa ona göre yaşasın, herkesin bir doğrusu var değil mi?
din modaya uyar mı sorusunu üstteki arkadaşlara sor, maşallah ayetlerle cevap veriyorlar birbirlerine...
ayrıca din-moda ilişkisi değilde olaya şöyle bakabilirim. Osmanlı zamanı müslüman kadınlar, peygamberimiz dönemindeki müslüman kadınlar, afganistanda ki müslüman kadınlar, türkiye' de ki müslüman kadınlar, irandakiler v.s. aynı giyinmezler.. maksat inandıkları din ört dediği yeri örtmekse eğer, bazı şeylerin değişmesi gayet normal sanki.. onun dışında din modaya uymaz gardaaaşş diyorsa bilen birileri, itirazımız olmaz, yön verme çabamız olmaz sadece fikir belirtiriz, hepsi bu...
gereksiz bir yerde bir yanlış anlatımım oldu herhalde, altı şişane üstü gümüşhane olana sözüm yok. neden olsun ki... herkes benim beğendiğim gibi giyinmek zorunda falan da değil. aksine renkli giyinebilen, marjinal giyinebilenlere gıpta ile bakarım bende.
YanıtlaSildevlet memurluğumla ilgil iverdiğim örnek, eğer özgür olacaksak, eğer özgürlükten ve herkesin istediği gibi dini inancı ya da beğenisi, kendini kendi gibi hissetmesi noktasında özgürleşmesi ise mesele, ben de kot giymek istiyorum diyorum sadece. yoksa kimsenin giyimi ile dalga geçtiğim ya da durumu basitleştirdiğim falan yok. bu konuda bir fikir birliğine varmamızda gerekmiyor ayrıca. senin baktığın pencereden gördüğünle benim penceremden baktığımda gördüklerim tabi ki farklı olacak, tabi ki birbirinn aynı olmayacak. o zaman en başında söylediğim tek tipleşmeye varır durum. ben sadece insanların samimiyetleriyle ilgili endişe duyorum. dile getirmeye ve altını çizmeye çalıştığım şey budur.
dediğin de ne kadar da haklısın, mesela afrikadaki müslümanlar, mesela cezayirdekiler... ikisinin de örneklerini gördüm gereksiz. hangi ülkede, hangi toplumda, hangi ailede doğduğundur belirleyici.
YanıtlaSilhep verdiğim bir örneği yinelemek istiyorum:
cezayirdeki ev sahibimin babası din profesörü imiş. kahire üniversitesinde. torunun odasının kapısında "Tanrı Üç Kere Öldü" yazılı bir konser afişi dikkatimi çekti. Bunu görse ne derdi dedim, "babam aydın bir din adamı idi. bizi ve çocukları hep özgür bıraktı. ben inancımı böyle yaşıyorum, onlar da istediği yaşayabilmelilerdi derdi, ama bilmem ki bu kadarına ses etmeden kalabilir miydi"
dinden bağımsız bir giyim kuşamdan bahsediyorsak, ben de işe giderken kot giyebilmek istiyorum gereksiz. eğer dinse çıkış noktamız, işinize kotla gidemezsiniz demediğine göre hakkaten biri de benim hakkımı savunsun lütfen.
buradan bütün yetkililere sesleniyorum;
YanıtlaSilEVREN kot pantolonla işe gitmek istiyor, tiz bi kanun, tüzük, genelge, yönetmelik bir şey yayınlansın ve ilgili makamlara iletilsin...
ayrıca ben de işe yazın çiçekli baksır, kışın kot pantolonla gitmek istiyorum.
gereğinin yapılmasını arz ederim..
(o kadar attık tuttuk sonunda arz ettik, oldu mu şimdi?)
bir de birbirimizi anlamak istemediğimiz bi zamandayız herhalde. yorumlarına ziyadesiyle şaşırmaktayım evren. ben bi noktayı işaret etmeye çalışırken sen sürekli o noktanın etrafında dolanıyorsun kelimelerle, sonra ben başa dönemek zorunda kalıyorum, sonra sen değişik bi yere geçiyorsun, ben ....
altını çizmek isterim şaşkınlığım düşüncelerine,hayat görüşüne değildir...
saygılar efem...
muhtemelen yorumların sıralanışından kaynaklanıyor, çünkü ben bir şey yazarken sen cevap yazıyorsun ben o cevabı da içine alan bir cevap yazarken sıralama ve herbirşey karışıyor. eee haliyle konuşmak gibi olmuyor. zaten oldum olası msn ve gtalk denen şeyi sevmemişimdir. e yorumlaşmak da biraz böyle bir şey oluyor.
YanıtlaSilçağrın için teşekkür ederim. ben de senin işe dilediğince gitmek isteyişine destek vermek için çiçekli bokserla işe gidebilirim. :)
almanydaki kardeş okulumuzun müdürü, çiçekli pantalonu, sarı gömleği ve üzerine giydiği bordo ceketi ile kapıda gözüktüğünde adamın müdür olduğunu algılayamayan bizim laci müdür, tez gözümün önünden çekin şu zibidiyi dediğdi bak şimdi o geldi aklıma.
şu son cümleye de diyecek lafım olacak ama ziyadesi ile karıştı zaten yorumlar birbirine, ama hayat görüşü dediğin şey, düşüncelerle oluşmaz mı? bunu bir düşüneyim ben en iyisi.
belki de pazarın rehavetindendir gereksiz, ne dersin. keyfini çıkartmak için istediğimiz gibi giyinip uzanalım mı çimlere :))
ya da pasta börek yapıp şımartalım kendimizi. bence sen de bir dene.
hani küçüksün ya benden o nedenle benden de sevgiler efendim.
şöyle özetleyeyim olayı;
YanıtlaSilhayatına her dönem müdahale edilen ve bu durumdan boğulmak üzere olan biri olarak birilerinin hayatına müdahale girişimi beni geriyor. çünkü biliyorum çok zor bir durum olduğunu. bu yüzden de ben insanı temel alıyorum. dini de değil, başka birşeyi de, önceliğim insan.
v.s.
ben kahve içmekten aptallaşmış durumdayım şu saat itibariyle. dışarıda güneşli bir hava, kendimi dışarı atmak istiyorum ama insan görmek istemiyorum. bu yüzden kırda yuvarlanamam. e pasta da yapamam ama olsa pek güzel yerdim..:))
v.s..
sen benden büyük müsün?
hımsss...
haa bizim ülkedeki müdürleri sorma zaten. hepsi kral maşallah. kamudakiler de özel şirketlerdekiler de...
YanıtlaSilben de muzdaribim müdürlerden. blog yazılarımda da altını çizerim ara ara ama detaya giremiyoruz malum...
657 daşız zannımca...:)
büyük derken, yaşlı ve kilolu demiştim ben :)
YanıtlaSilöyle gözüktün gözüme... genç ve zayıf. hani pasta da yapamıyorsun ya...
2547 > 657 :)) rakamsal olarak yani... yoksa yanlış anlaşılmasın. ne 657liler gördüm 2547li proflara taş çıkartır :)))
YanıtlaSile tamam ben de onu anladım zaten. en azından yaşlı kısmını..:)
YanıtlaSil14.02.1978 efem doğum tarihim...
baya bi sohbet odasına döndürdüm ben burayı nedense..:)
2547 olma şansını elinin tersiyle itip 657 olan biri olarak bi ucundan yakalamışız işte...:)
sana bu pazar sertaptan "büyü de gel çocuk" şarkısını armağan ediyorum ne de olsa 72'li olarak ablan sayılırım. :)
YanıtlaSile valla blog blog olalı şu yorum sayısını 3 ya da 5 dir gördüğü. sohbet odamız şu anda itibarı ile kapanmıştır. bütün dost ve sevenlerimize duyururuz :)
yeni post girdik biraz da ona ilgi alaka rica ederiz...
http://gereksiz-yazilar.blogspot.com/2010/04/yorum-okuz-iliskisi.html
YanıtlaSil