Elindeki mektubu defalarca okumuştu biliyorum, biliyorum çünkü kelimeleri ezberinden diziyordu ardı ardına, yine de elinden bırakmıyordu o mektubu. Bazen bir kelimeden sonra aniden duruyor, derin derin nefes alıyor tekrar başlıyordu kaldığı yerden okumaya. Kelimeler bitti sonunda. Derin bir nefes aldı. Gözünden tek bir damla yaş yanağının kenarından boynuna kadar aktı. Uzun kahverengi saçları kapasa da boynunu, damla tel tel ayırıyordu geçtiği yerleri... Değdiği her bir noktada derin bir iz kalıyordu. O, farkında bile değildi gözyaşının aktığının. O, ağlamıyorum sanıyordu. Ama o damla, o tek bir damla akıyordu gözümün içine bata bata... Uzaktan öptüm boynuna değen yaşını; dilimin ucu yandı. Acıydı.
Anladım; o, ağlamıyordu, yüreğindeki acı dışına sızıyordu.
Anladım; o, ağlamıyordu, yüreğindeki acı dışına sızıyordu.
Ne güzel ifade etmişsin.Ağlamıyordu,yüreğindeki acı dışarı sızıyordu..Tam da bu işte.Ağlamak tam da bu..Yüreğine sağlık, muhteşem..
YanıtlaSilHarika...
YanıtlaSilteşekkürler aysema ve ebruli...
YanıtlaSilKadın ve adamlar üzerine yazdığınız hikayelerden ikisini okudum ve çok etkilendim.Harika bir diliniz ve sunum biçiminiz var.
YanıtlaSilYazmaya devam edin lütfen. Sonraki hikayelerinizi de okuyacağım zaman zaman. İyi ve sağlıklı günler dilerim.
teşekkür ederim akıncı, yazmaya çabalıyorum. güzel olsun günleriniz...
YanıtlaSil