11 Şubat 2009

Bir Kaçış Hikayesi

Herşey bir kaç gece önce ders çalıştığım masadan dışarıyı seyrederken başladı aslında. Önce gök gürledi arkasından bir yağmur damlası camda iz bırakarak geçti gitti. Sonra diğer damlalar geldi peşi sıra...









Kendimi sonsuz mavilikler vaad eden bir uçurumun kenarında hissettim bir an... Ucunda küçücük bir aydınlık vardı sadece sona kalan. Ve işte o zaman zamanı geldi artık dedim. O güneşin aydınlattığı yeri bulmak ve günü tekrar doğurmak lazım.






Hiç vakit kaybetmeden yola çıktım o sabah, henüz gün ağırmamıştı ve kuşlar bile yola çıkmamıştı. Günü doğurmak lazımdı ve ben onun doğabileceği en güzel yerlerden birini biliyordum nasılsa.



Güneş kendini gösterir göstermez, bir ağacın gövdesi aydınlandı yarım yamalak...Gülümsedi buluta...







Bir çimen ağladı güneşi görünce...










Bir çiçek başıyla selamladı beni...









Bir ara içim sıkıştı aniden. Ne güneşi gördü gözüm, ne bulutu, ne çiçeği...

Uzun ince bir yol gördüm, kapıldım seslenişine...

Baktım civarımdakilere hiç biri tanıdık değil.






Koşarak uzaklaştım oradan...

Tam bir çıkış buldum sandım, yüzme bilmediğim geldi aklıma...




Köylüler kulak verme sen sakın o sese dediler, bize de seslenir arasıra, kulak vermeyiz biz ona... Sevgi pınarını bul tek çaresi bu dediler, sevgi pınarını sordum her gördüğüme, ağlayan çınarın yanında dediler. Çok yol gittim, çok ağladım, çok korktum ama buldum sonunda... İçtim çeşmesinden sevgiyi doyasıya...







Oturup bir çay içeyim çok yorulduğum dediğim bir sırada, güneş batmak üzere olduğunu söyledi bana.Gün geceye kavuşmadan dönmek gerekirdi. Yeni düşlere, yeni kaçışlara fırsat vermek için hayatın gerçeği ile kucaklaşmak gerekirdi.

O anda rastladım ben ona... Tam dönerken... Tek başınaydı... Terk edilmişti... Belli çok acı kışlar geçirmişti... Her sahibinden bir iz kalmıştı üzerinde... Seyrettim bir süre... Yanına gittim gizlice... Her su darbesinde belli belirsiz bir sesle aynı cümyeyi tekrarlıyordu...

"Hayata ve kendine iyi bak... Sen bana lazımsın..."





Tanıdık bir ses tonu vardı, yumuşak insanı içine çeken...Gülümsedim... Eh be hayat dedim bu gün de mi oyununu oynayacaksın, bu gün de mi cevapları olmayan sorularımla beni başbaşa bırakacaksın. Öyle olsun...


Ben gene kaçar gelirim bir ara sana...


Güneşi ve günü doğurmaya...


Bu sefer sese doğru gitmem lazım... Hadi kal sağlıcakla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

An'a kazınandır senden bana kalan...
ANLAMLIDIR...

Teşekkür ederim sımsıcak yürekten bir tebessümle...