Fotoğraf / Yokijo
Aslında yazmak istediğimi biliyorum.
Yani aslında, en doğru kelimeyi de...
Neden sustuğumu, beni neyin susturduğunu da,
en az o doğru kelime kadar iyi biliyorum oysa...
Oysa içim...
Oysa içim, doğmaya hazır bir bebek gibi,
az sonra atacak ilk çığlığını.
Bilerek susturuyorum kendimi...
Bilerek boğuyorum kelimelerimi.
Sen de farkındasın.
Sen de en az benim kadar çığlık atmaya hazırsın.
Bırak peşini...
Geçtiysen, yani gerçekten samimiysen bu duygunda, bırak...
Bırak artık, dönüp durma.
Rüzgarın yetmiyor, ateş çoktan söndü, artık sana yanmıyor.
Anla!
Mayıs, 2007
____________________________________________
Yıllar öncesinin bir mektubunda buldum bu satırları; yüreğime kızmışım gene... En ufak çıkmazda yüreğimde alıvermişim soluğu. Yüreğimle yumruklaşıp, yüreğimi kanatmışım. Uzun bir dertleşme olmuş kendimle: 'Sözünün arkasında dur' demişim. 'Geçtim dediysen, geçip gitmeyi bil' demişim.
Zaman geçip gitmiş sonrasında, zaman geçmiş farkında olmadan, ben de geçmişim. Ama belli ki, geçip giderken pek bir esmişim. Rüzgarım bir tek kendime esmiş. Rüzgarım bir tek kendi yüreğimi kesmiş: Israrcı ve sertmiş. Esmiş. Sadece esip geçmiş.
Sizinkisi doğum sancısı değildir de nedir?
YanıtlaSilkendim doğum sancısı çekmedim dalgasesleri, ama doğum sancısı çeken dostumun yanındaydım. kıyaslanabilir mi bilemedim...
YanıtlaSilBütün yükü yürek çekmiyor mu zaten.
YanıtlaSilEsiyoruz,geçiyoruz,acıtıyoruz,kanatıyoruz hep suçu ona yüklüyoruz.Yükü sadece yürek omuzlasın biz sıyrılalım istiyoruz.Geçti diye avuntularla kandırıyoruz kendimizi.Bir bakmışız yürek yorulmuş,biz hala esmekteyiz...
ne yazıkki masal, yüreğiyle yaşayanlar, yüreğine yüklüyor ne varsa... aşkı sevdayı da, ayrılığı hüznü de...
YanıtlaSil