Toprak üzerinde ıslak, kahverengi, kızıl, buruşuk yapraklar öbek öbek... Üzerinden milyonlarca kez geçilmiş patika kimbilir kimlerin ayak izini taşıyor. Hava soğuk. Güneş ormanı aydınlatıyor ama ısıtmıyor. Sık dallı ağaçların arasından sızan keskin ışık demetleri, yumuşak hareketlerle toprağa doğru inen yapraklara düşüyor...Hiçbir şey olmamış gibi yapabilmek ne zor.Ama yaşamanın da başka yolu yok sanki.Şu buruşuk yaprağın çirkin olduğunu kim söyleyebilir? Hatta dalında yeşil, taze binlerce yaprak arasında herhangi biriyken şimdi farklı, güzel ve zamansız duruyor... Küçük güzel kuşların pırrrr diye gelip yaprak öbeğinin yanına konmalarına ve toprak üstünde zıplayarak yol almalarına ne buyurulur? Ormanın sessizliğine çok uzaktan bir karışıp bir kaybolan otoban uğultusu ise kahvaltı masasındaki sarı kayısı reçeli üzerinde uçup duran sineğin vızıltısına benziyor... Hiçbir şey olmamış gibi yapabilmek ne zor...Ama evet, yaşamanın da başka yolu yok gibi yok sanki...[1]
Tahmin ediyorum ki; hiçbir şey olmamış gibi davranamayacağız biz. Öfkemize yenildik. Acılarımız ağır geldi umutlarımıza. Biliyorum hiçbir şey olmamış gibi davranamayacağız biz. Dün bir bugün iki derken kapadık bütün kapılarımızı ardı ardına bakakaldık ardımıza.
Bir arkadaşımla konuştum bu sabah. Heyecanlı, bir o kadar umutlu hayatından. Onca yıldan sonra yeni birini tanımaya duyduğu hevese şaşkın: Bekleyemiyorum aramasını, konuşuyoruz kapatıyorum ve tekrar tekrar aramak istiyorum. Heyecanıma yenik düşüp arıyorum allahtan dedi; hep o bekledik gülümsemeyi hissediyorum.
Ne güzeldir çağlarken duygularınız karşılığını bulmanız. Bir dere yatağında ahenkle akarken çağlayana dönüşüp coşmanız. Ama bir de tersi vardır bu durumun: Size sunulan yatakda akarken karşınızdakinin durup duvarları örmesi.
Tersiniz döner.
O duvarını sağlamlaştırmaya çalışırken telaşla, siz cama çarpan kuş misali, kanadınız kırılır yere düşersiniz. Dönüp bakmaz bile önüne, ne kuş önemlidir o an, ne de kırık kanadı. Duvarcının derdi kendine ördüğü duvarı. Coşkunuzu öfkeye dönüştüren güce şaşarsınız. "Madem duvar örecektin ey duvarcı ne diye dere yatağı olup akmamı sağladın sana. Hadi çektim bütün restlerimi cevap versene bana..." Der ama duvarı hiç düşünmezsiniz. Siz çarptıkça çatlayan duvarı hiç düşünmezsiniz. Ne de olsa kuş olup uçmak sizin derdiniz.
Hiçbir şey olmamış gibi davranamayacağız biz hissediyorum. Kuş kafasının dikine gidip çarpmasaydı duvara, çatlarmıydı duvar acaba... Ya da tam tersi duvar çıkmasaydı kuşun karşısına kuş kanadından olur muydu umarsızca.
Siz ne dersiniz?
Sizi bilmem ama biz hiçbir şey olmamış gibi davranamayacağız farkına varmadıkça...
_________________________________________
Dediğim gibi oldu...
Aylar sonra karşılaştık...
Yazımı ve günü hatırladım, bir şiir yazdım üzerine..HİÇ BİRŞEY OLMAMIŞ GİBİ
sen baktın bana uzaktan,
gördün elbet...
ben baktım uzaktan,
gördüm evet...
söyleyenecekler
takılıp kaldı gözlerde
vazgeçtik içimizden yükselenden
GEÇTİM SENDEN
GEÇTİN BENDEN
KALDIM ELBET
KALDIN EVET
_____________________
Laparagas bu konuda güzel bir yazı yazmış aslında daha önce... CAMDAN BİR KUŞ GİRDİ
belki çok ahmakça gelecek birilerine ama, duvarlarda kanamak pahasına bile olsa bu kanat çırpmaları seviyorum ben...
YanıtlaSilCevap veremez sağırdır duvarcı görmez kanattıklarını çatlatmak öteye gitmez bu çırpınışların sonucu sadece sızıntılar geçer o çatlaklardan o ada akıp coşmaya yetmez
YanıtlaSilzamanla kuş da duvarcı da vazgeçerler kuş uçup gider duvarcı işini bitirmenin guruyla başka duvarlar örer
hikayeleri bitmeden
Kalırlar evet
Kalırlar elbet
hiçbir şey olmamış gibi hissedenler başarabilir ancak hiçbir şey olmamış gibi davranmayı..ve bence, hiçbir şey olmamış gibi hissedebiliyorsa yaşadıklarının ardından bir insan geçirdiği boş geçen zamandır, hiç yaşamasın ve yaşatmasın daha iyi ..
YanıtlaSilduvar ne anlamlı bir imge olmuş, duvar ve su, duvar ve kuş..çok sevdim, yüreğine sağlık..
İnsana, yanındakine duvar örene ulaşmak zordur. Bazı duvarları aşmaya çalışmakda beyhudedir. Dostça çekip gidemeyenin işidir duvar örmek, duvar(dan) olmak. Yazık ona, insadan alacağı nasipden mahrum kişiye yazık. Bahçenin geniş duvarına takılmamalı insan, dönmeli bahçenin yeşilliklerine. Hayır hiç bir şey olmamamış gibi olmayacak, hayatla büyür insan, hayatı tecrübe ederek. Bizi yok etmeyen bizi büyütürmüş der biri :))
YanıtlaSilDiyeceksiniz dört bir yanımız duvarsa :) Yusufun kuyusudur, çiledir, eyvallah deriz. Duvarı ören, çileye layık gören bir ip sarkıtacak kervancıyı da yollar elbet.
Selam ile
hiçbirşey olmaz belki
YanıtlaSilgörünürde
geçer gidersin
ama ya içinde...
ben de seviyorum lal, hayat benim için yılmadan aşka kanat çırpmak demek :)
YanıtlaSilateş böceği, ne güzel eklemişsin kelimelerime kelimeler , değer bulur elbet, değer buldu evet :))
YanıtlaSilyollar di mi enis... :)) selamlar benden sana...
YanıtlaSilkalır evet, içinde kalır mutlaka maya...
YanıtlaSilŞiiri sen mi yazdın? Bana "ben yazdım" dedi, "O" da..
YanıtlaSilBence de, şiiri "O" yazmış gibi..
-mka-
Emin olun öyledir :))... Bir de bazılarına menekşelerinizi dahi emanet edemzsiniz. İnsanları olduğu gibi kabul etmek en kolayı :))
YanıtlaSil'O' yazdırmış gibi mka...
YanıtlaSilBir ihtimal daha var:))...Belki bir kez daha düşünmeye sebep olur:))...O ihtimal burada:http://laparagas.blogspot.com/2008/09/camdan-bir-ku-girdi.html
YanıtlaSilokudum ihtimali dedim ki; diğer yüzü. akla gelmeyen, gelse de çok üzerinde durulmayan... durulsa da içine sinmeyen... sinse de mutlu etmeyen. serde istediğinin olmaması sonucun an'da mutsuzluk olması demek, zamanda anlayarak mutluluk olması...sevgiler. teşekkürler...
YanıtlaSilziyaretin için tşk ederim
YanıtlaSil