16 Mart 2009

KEYİFLE, GÜLÜMSEMEYLE, KENDİMLE


La Dolce Vita’ya gittim ziyarete. Ateşteki Gölgeyi okudum bir nefeste. Sustum sonuna gelince. Bir iz düştü peşime, izledim izi dikkatlice. Hayat İzlerimmiş bulduğum, mutlulukla özlemin anlamına kavuştum. Aydan Atlayan Kediye gitti aklım mutluluk deyince, onun en mutlu anlatım diline. Gel git aklını yazarmış duvarlara, ilahi dedim gülümsedim kediye. Tuba ne çiziktirmiş kendi duvarına diye bakayım dedim, bir de ne göreyim; boyamış duvarlarını pembeye maviye. Tubanın Karaladıkları pek güzel olmuş, yakışmış kendisine. Canım kahve istedi gece gece, Coffeede bulurum dedim elbet kendime göre bir fındık aromalı Cafe Latte. Unuttum kahveyi periyi görünce. Kimdi, ne ki derken takip ettim çakıl taşlarını, yolum çıktı Kırmızı Günlüğe. Zamanı olmayan bir mektup yazmış birine. Okudum içime kapandım gene. Babamı gördüm yüreğimde. Bırak Dağınık Kalsın dedim her şey şu andan sonra. Bir uçurumun kenarında asılı kaldım bir süre. Sessiz ve tek başına… Yalnızlık kapladı içimi gene nedensiz. Kafamı kaldırdım duvarda bir Yalnızlık Okulu yazan tabela. Bir şey yapmalı mı yapmamalı mı diye sordu okulun müdürü bana. Yapmalı dedim korka korka. Düşündüm sonra Ruh-u Müdafaa mı etmeli yoksa. Sessiz kaldım bir süre. Sessiz elleri dinledim, sessizce. Sufi Saja karanlıkların örtüsünü kaldırmalı dedi sessizliğin içinde. Ne demek istediğini anladım Kuran’ın Fatır suresinden ayetleri görünce. Okudum ne demek istediğini bir iyice. Umutlarımı dirilttim sonuna gelince. Hayatın Ortasında kaldım umutlarım elimde. Bir şiir tadında olsa hayat veya inandığım bir masal anlatsa ya birileri bana diye düşünürken, İnandığım Masallar çok mu gerilerde kaldı diye geçti aklımdan. Bir anlatıcı cevap verdi sesime. Bir türlü anlamıyorsun değil mi hayatı dedi en yumuşak sesiyle. Akrepkızı Efsa, söyle buldun mu dedi cevabı. Bulamadım ama tazelik kokusu alıyorum dedim garipsedim verdiğim cevabı kendimde. Laparagasa git o bilir dedi efsa bana. Kim o dedim büyücümü yoksa, nasıl bir ismi var baksana. Çaldım kapısını laparagasın, masalcıya sor dedi bana. Kim ola ki bu masalcı dedim. Kokuyu takip et dedi sadece, kapadı kapısını suratıma. Masalcıyı buldum ilk seferde. Bugünü yaşama arzusu doldu içime. Cılız bir adam gördüm köşede. Cimbakuka derler adıma, bakmayın cılız olduğuma dedi gülümsedi bana. Gülümsemesi tek dostumu hatırlattı bana. Şaşkınım neden yazmıyor ki bu ara dedim, oyalanmadan onun seyir defterini ziyarete gittim. Bir de ne göreyim; kaçamak yapmış İstanbul’a. Eh be Şaşkın Kovam dedim, canımı fena halde İstanbul istettin. Lal etti İstanbul beni, aklıma düşünce. Sessiz sedasız kendime yağdım bütün gece. Lal de bölündü gözyaşlarım bitince. Sonunda Evrenin Dünyasında kaldım tek başıma. Keyifle, gülümsemeyle, kendimle...

17 yorum:

  1. ne güzel bi yazı olmuş eline sağlık :)

    YanıtlaSil
  2. Serserisin sen ya çok güzel olmuş :))

    YanıtlaSil
  3. :) ekli olmayanlara da bir göz atıyorum hemen :)

    YanıtlaSil
  4. ya kusura bakma uyku sersemiyimdir:))Düş sanmışımdır ya da..evet evet öyle sanmışımdır da, inanamamışımdır;yoksa ne kapıyı yüze kapatır, ne de bir ragla ikram etmeden salardım:))Özür dilerim bir daha olmaz:))

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel bir anlatım gerçekten.

    Hatta çok anlamlı bir mim gibi durmuş.

    Cimbakuka mı? eh o da yazar bi ara.

    sevgiyle :)

    YanıtlaSil
  6. :) sabahımı aytınlattın, yüzümde kocaman bir gülücükle bakıyorum sana. iyi ki varsın, varlar, varım.

    YanıtlaSil
  7. keyifle ve gülümsemeyle okudum, çok güzel olmuş:)

    YanıtlaSil
  8. biri bana birşey mi dedi :))))
    hem beni bunlarla kandıramazsın
    hastayım ben doktorum nerdeeeeeeee :)))

    YanıtlaSil
  9. > teşekkür ederim bekriya... :)

    > hehe öyleyim di mi yalnızlık :))

    > bak bakalım belki senin içinde keyifli bir gezinti olur feanor :)

    YanıtlaSil
  10. > özrün kabul ancak ragla ikramın olursa yanında buraneros :)

    > valla mim değil cimbakuka, geziniyordum ben oradan oraya. :)

    > kesinlikle efsa :)

    YanıtlaSil
  11. > teşekkür ederim Nily, senle başladı herşey aslında :)

    > mayacım neden böyle inat ediyorsun hasta değilsin ki sen. sanrıymış gördüklerin geçermiş zamanla, doktor dedi, valla bak :)

    YanıtlaSil
  12. Eh be Evrencim; sanalı somuta ancak böyle taşıyabilir insan.O ziyaretin saatlerinde ben de sana uğramıştım ama, uyuyorsun sanmıştım.Sabah ola hayrola deyip ayrılmıştım kapından.

    YanıtlaSil
  13. Duymamışım kapımda atan yüreğinin sesini, yağmur yağıyordu sesli sesli... Kusura bakma ne olur, bir dahaki sefere daha fazla dikkat kesilirim gelişine. Öperim sevgiyle :)

    YanıtlaSil
  14. adsız ne neden!!! kimsin ki sen!!!!

    YanıtlaSil
  15. Evren'ciğim,
    Ne kadar şahane bir yazı olmuş bu bu kadar geç okuduğum için kızdım kendime.

    YanıtlaSil
  16. geç diye bir şey yoktur ki özlem, neden kızdın kendine... okumuşsun ya, sevmişsin ya, mutlu oldum ben :)

    YanıtlaSil

An'a kazınandır senden bana kalan...
ANLAMLIDIR...

Teşekkür ederim sımsıcak yürekten bir tebessümle...